TÜRKİYE’YE KİM, HANGİ AMAÇLA MESAJ VERMEKTEDİR?

2
0

13 Kasım 2022 pazar günü saat 16.17’de İstiklal Caddesi’nde eli kanlı terör yüzünü bir kere daha gösterdi. Beyoğlu-İstiklal Caddesi’nin en kalabalık olduğu bir anda, Kobani’den Türkiye’ye giriş yaptığı ve eylemi gerçekleştirdiği söylenen Ahlam el- Albashir adındaki terörist bir kadının bıraktığı, bomba düzeneği bulunan bir paketin patlatılması sonucu 6 kişinin öldüğü, ikisi ağır olmak üzere 81 kişinin yaralandığı elim bir olay gerçekleştirildi.

Saldırıda ölenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize baş sağlığı dileriz. Yaralılara da Allah’tan acil şifalar temenni ederiz…

Terörü, teröristleri ve onları kullanan merkezleri lanetliyoruz…

Bombayı bırakan kadının ve 50 şüphelinin çok kısa bir sürede tutuklanması ve konu ile ilgili 8 savcı ile 2 başsavcı vekilinin görevlendirilmesi, başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere en yetkili isimlerin olaya müdahale etmesi sevindiricidir.

Bu noktada sormamız gereken temel soru: Bu bombalama olayı kim tarafından, hangi amaçla gerçekleştirilmiş? Kim, kime, hangi amaçla bir mesaj vermiştir? 

Bu ve benzeri olaylar analiz edilirken iç, bölgesel ve küresel dinamikler mutlaka göz önüne alınmalı, duygusal davranılmamalıdır. Bu üç dinamiğin kesişim noktası, ortak paydası, Bu ihanet hareketinin arkasında hangi ihanet hareketinin beyin gücünün var olduğunu ve kullanılan maşaların kimler olduğunu ortaya çıkaracaktır. Maşaya değil maşayı tutan ele, piyonlara değil piyonları kullananlara dikkatimizi vermeliyiz.

Ülke olarak bugüne kadar yaşadığımız pek çok terör olayında “Sağ gösterip sol vurmak” diye tabir edilen bir strateji uygulandığını öncelikle görmemiz gerekmektedir.

Böyle düşünmemizin ana nedeni İçişleri Bakanı Soylu’nun bu olayla ilgili “Mesaj alınmıştır ve “gerekli cevap verilecektir.”, “Amerikan Büyükelçiliği’nin taziye dilemesini kabul etmiyoruz, reddediyoruz” ve “Piyonları tartışmanın bir anlamı yoktur.” tarzındaki açıklamalarıdır:

“…. Olayın nasıl koordine edildiğini biliyoruz. Nereden koordine edildiğini biliyoruz. …Biz bize verilen mesajı biliyoruz, bize verilen mesajı aldık ve bize verilen mesajın ne olduğunu biliyoruz. Bu aldığımız mesaja çok güçlü bir mesaj vereceğiz…”

“Amerikan Büyükelçiliği’nin taziye dilemesini kabul etmiyoruz, reddediyoruz… …Eğer yakalamasaydık bugün Yunanistan’a kaçıracaklardı…. PYD’yi orada kim besliyorsa, PKK’ya kim iç istihbarat sağlamaya çalışıyorsa, faili odur. Piyonları tartışmanın bir anlamı yoktur. Dünyada çok fazla piyon bulunur.”

Olay sonrası yapılan bir teknik dinlemede çok açık bir şekilde terör örgütünün talimatı teröristin öldürülmesine yönelikti. Ya kattan atın ya kanala atın talimatı var. Net bir şekilde

“Küçükçekmece’de yakalandı. Daha önce Esenler’de bir atölyede Kobani’den gelen bir telefonla muhafaza edildi. …”

Eğer beyin ABD, taşeron PYD/PKK ise terör konusunda çok iyi uzmanlaşmış bu kirli ittifakın İstiklal Caddesi’ndeki terör eyleminin icra edilmesinde bazı tezatların, var olduğunu söyleyebiliriz. Terör olayında son derece profesyonel hale gelmiş bu kirli ittifak, süreçte çok acemice davrandıklarına ilişkin bir görüntü bırakmışlardır. Bu profesyonel şer ittifakı, yapacakları işi yol boyu telefon görüşmeleri ile gerçekleştirmezler. Yapılan açıklamalarda teröristlerin telefonla haberleştikleri ifade edilmektedir. Dahası terörü organize ettiği ifade edilen terör üssünün, bombayı yerleştiren Ahlam el- Albashir’i Yunanistan’a götürüp infaz etmeleri emrini bir başka teröriste telefonla bildirdiği bilgileri servis edilmiştir.

Kimin, kimle ne iş yapacağı, terör eyleminin planlama aşamasında tespit edilir.  Tatbikatlar yaptırılır, eksikler, kusurlar tespit edilir. Sonra da icra aşamasında uygulamaya sokulur. Bu nedenle terör merkez üssünden bir başka teröriste eylemi icra aşamasında telefon edilmez. Ana üsle her türlü irtibat kesilir.

Ters olan bir nokta da Ahlam el- Albashir niçin eylemden sonra Türkiye’de değil de, Yunanistan’a götürülüp orada infaz edilmesinin istenmiş olmasıdır. Normal şartlar altında bomba patlatıldıktan sonra infaz gerçekleştirilmiş olmalıydı. Ama bu gerçekleşmedi, Niçin?

Bu noktada Türkiye aşağıdaki sorgulamaları yapmalı ve ona göre bir yol haritası ortaya koymalıdır.

  1. Terörde profesyonelleşmiş bir devlet ve profesyonelleşmiş bir terör örgütü bu hataları niçin yapsın?
  2. Terör eylemi bilerek istenerek böyle gerçekleştirilmiş ve terörist Ahlam Albashir’in yakalanması öngörülmüş ise bundaki amaç nedir? Bir hedef saptırma mı vardır? Ahlam Albashir eylemden önce, Türkiye’ de ilişki kurduğu ve tuzağa çektiği birileri var mıdır? Bu ilişki zinciri, deşifre edildiğinde kimler zarar görecek ve terör olayı kimlere mal edilebilecektir?
  3. Terör eylemi gerçekten Ahlam Albashir tarafından değil de bir başka şahıs ve ekip tarafından gerçekleştirilmiş olabilir. Bu durumda hedef saptırılmış,

Türkiye yanlış yol ve istikametlere yöneltilmiş olabilir? Bunun da bedeli çok ağır olabilir.

Yukarıda ifade ettiğimiz boyutlar dikkate alındığında bu bombalama olayının icra edilme şeklinin RF4 uçağının düşürülmesindeki uygulanan stratejiye benzemekte olduğunu söyleyebiliriz.

Ahlam Albashir’in Suriyeli olduğunun söylendiğini göz önüne aldığımızda, Türkiye’de var olan yaklaşık 5 Milyon göçmen üzerinden yeni bir gerilim oluşturulmak isteniyor olabilir. Türkiye bu noktada yapılabilecek bir provokasyona dikkat etmelidir.

Dikkat çeken bir başka nokta da Ahlam Albashir’in Afrin- Kobanı- Türkiye- Yunanistan zincirinde bir yol haritasının olduğudur. Bu zincir ile Türkiye, Suriye ve Yunanistan ile karşı karşıya mı getirilmek isteniyor? Türkiye’nin Kuzey Suriye’ye girmesi mi isteniyor?

Şer ittifakının verdiği mesajın, Türkiye’nin; 11 Kasım 2022’de, “Türk Medeniyeti İçin Yeni Dönem: Ortak Kalkınma ve Refaha Doğru” sloganı ile toplanan “Türk Devletleri Teşkilatı” ve toplantı sonunda 2023 yılını “Türk Medeniyeti Yükseliş Yılı” olarak karara bağlanması ile ilgili bir bağlantısı olabilir mi?

Verilen mesajın Türkiye’nin Kuzey Kıbrıs’ı Türk Devletler teşkilatına “gözlemci” olarak aldırması ile bir ilgisi var mıdır?

Verilen mesaj son zamanlarda Cumhur İttifakı ile HDP arasında yapılan görüşme ile ilgili olabilir mi?

Verilen mesajın; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Endonezya’nın Bali Adasında “Birlikte Toparlanma” sloganı ile toplanacak olan G20 Liderler Zirvesine katılmak üzere hareketinden önce yapılmış olmasının bir anlamı var mıdır?

Verilen mesajın; Türkiye’nin, Rusya-Ukrayna arasındaki savaşın durdurulması için verdiği mücadele; “Tahıl koridorunun açılması” için yaptığı çalışmalarla elde ettiği konumunu engellemeye yönelik bir ilgisi var mıdır?

Verilen mesajın; Türkiye’nin Enerji Merkezi (Gaz / Doğalgaz) olma yolundaki çalışmalarını engellemeye yönelik bir yönü var mıdır?

Verilen mesajın; TBMM’de başörtüsüne özgürlükle ilgili Kanun ya da Anayasa ile çözme tartışmalarının olduğu gündemle ilgisi var mıdır?

Verilen mesajın; 29 Ekim’de Togg otomobillerinin banttan indirilmesinin; Yerli Savunma Sanayiinde gösterilen başarılı çalışmaların engellenmesi ile ilgili bir yönü var mıdır?

Verilen mesajın; 2023 Seçimleriyle bir ilgisi var mıdır?

Bu ve benzeri soruları çoğaltmak mümkündür.

Bu terör olayı, seçim sonucuna yönelik, dozu artırılarak devam ettirilecek bir sürecin işaret fişeği olabilir.

Bu terör olayı, Boğaziçi Kadife Darbe Sürecinin önemli bir aşamasıdır. Sürecin devam ettirileceği göz önüne alınarak gereken tedbirler alınmalıdır.

Bu terör olayı; hangi sebeple ve hangi karanlık merkez ya da merkezler tarafından gerçekleştirilmiş ya da emri verilmiş olursa olsun ortaya çıkartılmalı ve deşifre edilmelidir?

Bu terör olayının failleri, en kısa zamanda, adaletin önüne çıkartılmalı ve en şiddetli şekilde cezalandırılmalıdır.

Yönetim, iktidar ve muhalefet, STK’lar ve bütün bir millet TERÖRÜ LANETLEMELİ ve TERÖRE karşı birlik ve dayanışma içinde kenetlenmelidir.

Ve hiç kimse terörden menfaat ummamalıdır.

Herkes dilini ve söylemlerini düzeltmelidir.

İstikrarı, birlikte sağlamalıyız. Son pişmanlık fayda etmez. Çevremizdeki ülkelerin milletlerin başına bir hal geldiğinde sığınacakları liman olarak ülkemiz vardır. Ama başımıza bir hal geldiğinde bizim gidebileceğimiz, sığınabileceğimiz bir liman yoktur.

Şer güçler, terör olaylarıyla Türkiye’nin yolunu kesmek ve “Türkiye’yi teslim almak istiyorlar.” Buna fırsat verilmemelidir.

Henüz vakit varken!

 

UMRAN KÜLTÜR VE MEDENİYET HAREKETİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir