ŞER İTTİFAKI’NIN YENİ BİR OPERASYONU MU?

2
0

Şer İttifakı (ABD, AB, İngiltere, Siyonizm ve İsrail) son günlerde Türkiye’de göçmenler üzerinden ekonomik, sosyal, kültürel bir gerilim meydana getirerek sosyal bir patlama gerçekleştirmek istemektedir.

Aşağıya aldığımız ve kısaca sıraladığımız olayların tümü Afganlı, ama özellikle Suriyeli göçmen / mülteci / sığınmacılar tarafından gerçekleştirildiği iftirası ile sunulmuş. Toplum gerilmiş, fay hatlarına enerji yüklenmiştir. Bazı siyasilerin tahrikleri sonucu birkaç göçmen maalesef öldürülmüştür.

2023 Haziran seçimlerine yönelik meydana getirilen bu ortam ve gerginlik, bize, Taksim Kadife Darbe Sürecinde yaşananları hatırlatmaktadır.

Bu sebeple aşağıya aldığımız olayları bu açıdan değerlendirmeli ve yetkililer ona göre gereken tedbirleri almalıdır:

  • 30 Mayıs Pazartesi günü Beşiktaş Bebek sahilinde kalabalıklara, akan trafiğe aldırmadan cinsel ilişkide bulunan bir erkek ve bir kadın güvenlik güçleri tarafından adliyeye sevk edilmiş. Adliye de; “Uyuşturucu kullanmak, çocuk istismarı, görevli memura mukavemet” suçlarından

on bir suçu bulunan ve “Beden ve ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı nitelikli cinsel saldırı” yapan erkeğin tutuklanmasına; “Hayasızca hareket, kasten yaralama” suçlarından sekiz kaydı bulunan, AB ülkelerinden olduğu belirtilen ise aklı dengesi yerinde olmadığı gerekçesiyle Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinde gözlem altına alınmasına karar vermiştir.

  • Aynı gün akşam saatlerinde, Ümraniye Altınşehir Metro durağının çıkışında bir kadın ve bir erkeğin kimseye aldırış etmeden cinsel ilişkiye girdiği izlenmiştir.
  • Aynı gün, aynı saatlerde, aklı dengesi yerinde olmadığı ifade edilen bir adam Ortaköy sahilinde kalabalıklara aldırmadan çırılçıplak yattığı görülmüştür.
  • 31 Mayıs Salı akşam saatlerinde Galata Kulesi yakınında, yangına karşı tedbir aldığı kıyafetlerinden belli olan, bir elinde plastik bir orak, bir elinde de taşıdığı tineri üzerine dökerek kendini yakan otuz yaşlarında bir genç çevredeki esnafın müdahalesiyle kurtarılarak hastahaneye sevk edilmiştir.

Alevler içerisinde yanan bir insanı birkaç kişi kurtarmaya çalışırken, onu seyrederek selfie çeken nemelazımcı bir güruhun bu tavrı çok üzücü ve aynı zamanda ibret vericidir. Bu olay ve Basın Açıklamasında ele aldığımız diğer olaylara karşı gösterilen nemelazımcı tutumun ulaştığı boyut çok düşündürücüdür. Gönüllü Kültür Kuruluşların ve yöneticilerin bu sorunu kalıcı bir şekilde çözmeleri için gereken çalışmalar yapılmalıdır.

  • Rize’de, son günlerde Suriyeli göçmenlerle ilgili olumsuz açıklamalarda bulunan Ümit Özdağ‘ın kurduğu Zafer Partisi sempatizanı olduğu -sosyal medya kayıtlarından- anlaşılan bir kişi, silahla, Afganlı bir işçiyi öldürmüş, ikisini de yaralamıştır…
  • 31 Mayıs 2022 Salı günü, Antalya Manavgat’ta da bir kadın kimseye aldırmadan çırılçıplak caddede yürümeye devam etmiştir.
  • Yine, 31 Mayıs Salı günü, Esenyurt Süleymaniye Mahallesi‘nde çocuğa yönelik tacizde bulunduğu iddia edilen şüpheli şahıs, güvenlik güçlerince yakalanmıştır.
  • Ayni gün, Gaziantep’te, yetmiş yaşındaki Suriyeli engelli bir kadının yüzüne; “Fuhşa teşvik de dahil dokuz ayrı suçtan sicil kaydı bulunan” bir insan müsveddesi tarafından tekme atılmıştır.
  • 06.2022 Perşembe, İstanbul Esenyurt E-5 karayolunda bir kadın çevredekilere ve akan araç trafiğine aldırmadan çırılçıplak yürümüştür.
  • Denizli’de, bir kadın, belden yukarısı tamamen çıplak olduğu halde bir marketten alışveriş yapmıştır.
  • Kahramanmaraş Elbistan’da tamamen çıplak bir adam sokakta yürümüştür.
  • Erciyes Üniversitesi ve ODTÜ’de düzenlenen Bahar Şenliklerinde kalabalık öğrenci toplulukları tarafından İzmir Marşı söylenirken, Kocaeli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezuniyet töreninde de 10. Yıl Marşı söylenmiştir.
  • Bağcılar İmam Zeynel Abidin Camii’nde Humeyni’nin ölüm yıl dönümü için düzenlenen programında onlarca çocuk marşlar okuyarak Hamaney ve Hümeyni’nin posterleri önünde asker selamı vermişlerdir.
  • 25 Mayıs Çarşamba günü, İzmir’in Torbalı’da, merkezi ezan sistemine girerek, 4 caminin hoparlöründen Bülent Ersoy’un şarkı yayını yapılmıştır.
  • Bursa’da bir İlkokulda, öğrencilerin ve velilerin de bulunduğu salonda, “dansözlü” etkinlik düzenlenmiştir.
  • Antalya’da lise öğrencisi Kur’an-ı Kerim’e tekme atıp arkadaşlarının aldığı video kaydı sosyal medyada paylaşılmıştır.
  • Bağcılar’da Suriyeli işçilerin kaldığı evi basan bir grup 21 yaşındaki Şerif El Ahmed’i öldürmüşlerdir.

On on beş gün içinde artarda gerçekleştirilen bütün bu olayları incelediğimizde, olayların faillerinin genelinin suç dosyalarının hayli kabarık olduğu görülmektedir. Çocuk istismarından, fuhşa teşvike; madde bağımlılığından uyuşturucu kullanımına, hırsızlıktan gaspçılığa; yaralamadan darp olaylarına kadar bir sürü olaya karıştıkları görülmektedir. Kimi denetimli bırakılmış bir mahkûm; kimi sokaklarda yaşayan bir meczup, kimi ar damarı çatlamış hayvandan daha aşağı bir yaratık; kimi bazıları tarafından tahrik edilmiş ve “Haksız yere bir insanı öldürmenin tüm insanlığı öldürmek” anlamına geldiğini bilmeyecek kadar gözü dönmüş bir canavardır.

Tümü basit dünyalık şeylerle bir karar mekanizması tarafından kandırılan ve belli hedefler doğrultusunda kullanılan zavallılardır.

Günlerce Afganlı, Suriyeli göçmenlere yapılan pervasızca saldırılar, küfürler, hakaretler, atılan tekmeler, yaralama ve öldürme olayları toplumu iyice germekte; fitili ateşlenmiş patlamaya hazır bir bomba gibi, tehlikeli bir sona doğru adım adım ilerlemektedir.

Çıplaklıkla, hayvanlar gibi sokaklarda çiftleşerek ne yapılmak istenmektedir? Planlı, programlı yapıldığı anlaşılan bu ahlaksızlıklarla bu ihanet şebekesi neyi hedeflenmektedir?

“Utanırdı burnunu göstermekten süt ninem, kızımın gösterdiği kefen bezine mahrem!” hassasiyetinden bu duruma nasıl geldik?

Esad’ın zulmünden kaçarak Müslüman evlâtlarına / kardeşlerine sığınmış çaresiz, yorgun, bitkin yetmişine dayanmış Suriyeli zihin engelli Leyla Muhammed annemizin suratına tekme vuracak kadar nasıl küçülebildik?

Allah’ın Kitabı Kur’an-ı Kerim’e tekme atabilecek kadar gözü dönmüş bir nesil nasıl yetiştirebildik?

Bu soruların cevabını bu ülkede yaşayan herkes vermelidir. Ama özellikle; “Diyanet İşleri Başkanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı” yetkilileri vermelidir…

Bu Bakanlıklar, Kendi Kültür ve Medeniyet Değerlerimize göre YENİDEN YAPILANDIRILMALIDIR!

Olayların oluş biçimine, değişik yerlerde aynı anda meydana gelişlerine; anında profesyonel çekimlerle sosyal medyaya servis edilişlerine; bir anda Türkiye’nin gündemine oturtulmasına baktığımızda, durumun 28 Şubat öncesini çağrıştırdığını, tüm darbeler öncesi icra edilen, bir merkez tarafından yönetilen provokatif eylemler olduğunu görmekteyiz. Bu durum, Boğaziçi Kadife Darbe Sürecinin yeni bir üst aşamasını ortaya koyduğunu göstermektedir.

Bu olaylarda öncelikle; Göçmen / mülteci / sığınmacı ve yabancı düşmanlığı körüklenmektedir.

Bu olaylarla kin ve nefret tohumları ekilmekte; milletin sinir uçlarıyla oynanmakta, fay hatlarına enerji yüklenerek bir kaos ve iç çatışma ortamının psikolojik alt yapısı oluşturulmak istenmektedir.

İtidalli davranışlarımızla buna asla müsaade etmemeliyiz.

Devlet / İçişleri Bakanlığı, olayların perde arkasını, en kısa zamanda ve tüm çıplaklığı ile aydınlatmalı; kamuoyunu tatmin edecek şekilde açıklığa kavuşturmalıdır. Tetikçileri değil, karar mekanizmasını deşifre etmelidir. Türkiye’nin kılcal damarlarına kadar sirayet etmiş bu GİZLİ ELİ, bu İHANET ŞEBEKESİNİ deşifre edip milletin gözünün önüne sermeli; hedeflerini, yapmak istediklerini, planlarını, programlarını, stratejilerini, ilişki ağlarını ortaya koymalıdır.

Kangren haline gelmiş bu habis uru kesip atmalıdır.

Henüz vakit varken! Yarın çok geç olabilir…

 

UMRAN KÜLTÜR VE MEDENİYET HAREKETİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir