KAN VE GÖZYAŞININ DİNMESİ İÇİN “KUDURMUŞ KÖPEK” İŞGALCİ SİYONİST İSRAİL’İN BU TOPRAKLARDAN  DEFOLUP GİTMESİ GEREKİR

2
0

Yüzlerce İsrail polisi dün akşam Mescid-i Aksa’da cemaatle namaz kılmakta olan Müslümanlara gaz, ses bombaları ve plastik mermilerle saldırarak aralarında ağır yaralıların da bulunduğu 205 Filistinli Müslümanı yaraladılar. Suçları sadece kutsal mabetlerinde namaz kılmak olan Filistinli Müslümanlara bu vahşet bütün insanlığın gözü önünde ardı arkası kesilmeden yapılmaktadır.

Öncelikle bu insanlık dışı vahşeti tel’in ediyor ve bu vahşete sessiz kalanları da  kınıyoruz.

Filistin topraklarını işgal ederek bu topraklara yerleşen, her geçen gün işgal hareketini genişleterek Filistinlilere nefes aldırmayan bu zalim, işgalci terörist “KUDURMUŞ KÖPEK” Siyonist Devlet, ŞER İTTİFAKI tarafından kurulduğu günden bu güne, bu topraklardan kan ve gözyaşı hiç eksik olmamıştır…

Kanın durması ve bu coğrafyanın huzura kavuşması için, bu “KUDURMUŞ KÖPEK” SİYONİST KATİLLERİN, bu vahşi teröristlerin bu topraklardan defolup gitmesi olmazsa olmazdır.

“Ne camî, ne ibadethane; ne hastahane, ne okul, ne ev, ne harem; ne yaşlı, ne hasta, ne kadın, ne çocuk?” hiçbir kutsalı olmayan, hiçbir ölçü tanımayan, hiçbir şeye saygı duymayan bu vahşiler sürüsü insanlık düşmanları bu topraklardan mutlaka ama mutlaka atılmalıdır.

Filistinlilerin evlerini, bağlarını, bahçelerini, mahallelerini, köylerini işgal ederek yeni yerleşim yerleri açan işgalci İsrail, her geçen gün bu şirret politikasını arttırarak devam ettirmektedir.

Bu katiller sürüsü bu şirretliklerini, camilere ve mescitlere saldırılarını özellikle Müslümanların çok hassas olduğu Ramazan’da, bayramlarda, cuma ve kutsal gün ve gecelerde daha da artırmaktadırlar. Dünyanın gözü önünde yapılan bu saldırılara ve işlenen cinayetlere İslâm âleminden güçlü bir ses çıkmıyor. İİT ve Arap Birliği suskun. Müstekbirler, zulümde ve vahşette sınır tanımayan Siyonistlerin arkasında adeta saf tutmuşlar. Müslümanların izzet ve şerefini çiğneyerek ümmeti manen çökertmek istiyorlar.

Bu olaylar, 2001’de başlatılan 21. yüz yıl Haçlı Seferlerinin 2. aşamasıdır.

Bu olaylar, Büyük İsrail Projesini bir adım daha ileri taşıma anlamına gelmektedir.

Kudüs’ün, Mescid-i Aksa’nın, Filistin topraklarının ve işgal altındaki tüm beldelerin kurtuluşuna yol açacak, Müslümanların ayağa kalkış hamlesinin, şahlanışının Kudüs’ten başlaması gerektiğini düşünüyoruz.

Çünkü; Kudüs, ilk kıblemiz ve kırmızı çizgimizdir.

Çünkü; Kudüs, Hz. Peygamber’in Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa (İSRÂ)’ya, oradan da semaya yükselişinin (Mİ’RAC) simgesidir.

Çünkü; Kudüs, Hz. İbrahim’in, Hz. İshak’ın, Hz. Yakup’un, Hz. Süleyman’ın ve Hz. Ömer’in emanetidir.

Çünkü; Kudüs, Selahattin Eyyubi’nin hatırasıdır.

Çünkü; Kudüs, namusumuz, şerefimiz, haysiyetimizdir.

Çünkü; Kudüs, gözbebeğimizdir.

Çünkü; Kudüs, kanımız, canımız, her şeyimizdir.

Çünkü; Kudüs, bizim son savunma hattımızdır.

Bunun için;

  • Mescid-i Aksa’dan, camilerden ve diğer ibadethanelerden İsrail güvenlik güçleri derhal çekilmelidir.
  • Mescid-i Aksa’da Yahudilerin de ibadet etmeleri için yer açma girişimlerinden ve ileride Sinagog’a çevirme hayallerinden derhal vazgeçilmelidir.
  • Son günlerde, özellikle Mescid-i Aksa’nın çevresindeki Müslümanları tasfiye etmek için başlattığı İsrail’in yeni yerleşim yeri açma girişimleri derhal durdurulmalıdır.
  • BM sorumluluğunu yerine getirmeli, daha önce İsrail ile ilgili alınmış yaptırım kararlarını hayata geçirmek için derhal harekete geçmelidir.
  • Türkiye’de ve İslâm dünyasında Filistinli kardeşlerimize yardım kampanyaları yaygınlaştırılmalıdır.
  • Mısır, Filistin’e kapattığı tüm kapıları açmalıdır.
  • Son zamanlarda Türkiye’de bazı çevreler; Mısır, Suriye, BAE ve Suud-i Arabistan vb. ülkelerle ilişkilerin normalleşmesi çerçevesinde, İsrail’le de normalleşmek gerektiğini, Böyle bir düşüncenin dillendirilmesi değil, akıllardan bile geçirilmesinin milyonlarca şehidin kemiklerini sızlatacağını herkesin bilmesi gerekir.
  • Siyonistlerin bu topaklarda bugüne kadar kalabilmeleri ve her geçen gün yayılabilmeleri sadece ve sadece MÜSLÜMAN DÜNYANIN bölük pörçük olmuş parçalanmış halinden dolayıdır. Müslümanlar hep birlikte birer kova su dökse yeryüzünde ne İsrail, ne de Siyonizm kalır.
  • Bu olaylar karşısında yapılması gereken ilk şey, ülkemizde ve İslâm coğrafyasında birlik, beraberlik ve dayanışmanın sağlanmasıdır.
  • Halkı Müslüman olan tüm ülkeler, iç kavgayı bırakmalı ve asıl düşman, İsrail ve ABD’ye karşı bir dayanışma ruhu ile tüm imkânlarını seferber ederek mücadele vermelidirler.
  • Halkı Müslüman olan tüm ülkeler, bu ülkelerin cemaatleri, hareketleri ve STK’ları ortak hareket edecek şekilde bir araya gelmelidir ve Türkiye buna öncülük etmelidir. Geçmişte yapılan yanlışlıklara takılıp kalınmamalıdır.
  • İslâm ülkelerini bir araya getirme projesi olan D-8’lerin yeniden yapılandırılarak, Arap Birliği ülkelerinin de katılımı ile İslâm İşbirliği Teşkilatı İslâm Birleşmiş Milletlerine dönüştürülmelidir. Bu kurum, zamanla tüm üye ülkelerin kültürel, ekonomik, siyasî ve askerî birlikteliklerini içerecek şekilde yapılandırılmalı; istişare eden, karar alan, uygulayan bir yapıya dönüştürülmelidir. Bu yapı aynı zamanda başta mezhepsel sorunlar olmak üzere, Müslümanların aralarındaki tüm sorunları da çözme ufkuna sahip olmalıdır.
  • İslâm Birleşmiş Milletleri bünyesinde bir İslâm Ordusu kurulmalıdır.
  • İsrail’in işgal ettiği Filistin ve Gazze’deki topraklardan geri çekilmesi için İslâm Dünyası ve tüm dünya ayağa kaldırılmalıdır.
  • 1994 yılında “Filistin Otoritesi” olarak ilan edilen, 2014’de “Devlet” unvanı ile BM’de “Gözlemci Üye” statüsüne kavuşturulan Filistin topraklarında, sınırları 1948’de belirlenen, Başkenti Kudüs olan, bağımsız / egemen bir FİLİSTİN DEVLETİ kurulmalı ve bu devleti, öncelikle İslâm ülkeleri, sonra mazlum milletler ve daha sonra da BM’ye üye tüm ülkeler tarafından tanınması sağlamalıdır.

Ve unutmayınız;

Gerçek şu ki, onlar hileli-düzenler kurdular. Oysa onların düzenleri, dağları yerlerinden oynatacak da olsa, Allah katında onlara hazırlanmış bir düzen vardır.” (14 İbrahim 46)

           

UMRAN KÜLTÜR VE MEDENİYET HAREKETİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir