PAPA FRANCİSCUS’UN IRAK’I ZİYARETİ  YENİ BİR İHANET PLANIN UYGULANMAYA KONMASIDIR

2
0

Vatikan Devlet Başkanı ve Katoliklerin Ruhani Lideri Papa Franciscus’un, 5 Mart Cuma günü başlayan ve üç gün süren Irak ziyareti, ardında cevaplandırılması gereken onlarca soruyu bırakarak tamamlandı.

Afganistan, Irak, Suriye, Libya, Yemen, Somali, Sudan, Filistin, Doğu Türkistan, Afrika ve bütün İslâm coğrafyası, küresel katiller tarafından beş milyon insan öldürülüp bir o kadar da sakat bırakılır ve bu topraklar kan gölüne çevrilirken; Ebu Gureyb’te insanlık dışı işkenceler bütün dünyanın gözü önünde ve en pervasız bir şekilde yapılırken; sayısız camiler, kütüphaneler, tarihi eserler yakılıp yıkılırken; hasta, yaşlı, kadın, erkek, genç, çocuk, bebek ayrımı yapmadan milyonlarca insan yerleri, yurtları işgal edilip evleri ocakları başlarına yıkılarak göç etmek mecburiyetinde bırakılırken; Aylin bebekler gibi onlarca bebek Akdeniz’in hırçın dalgaları arasında boğularak sahillere vururken sesini çıkarmayan, kılını dahi kıpırdatmayan Papa Hazretleri (!), ciddi güvenlik sorunlarının yaşandığı, salgının kol gezdiği, genellikle devlet başkanları arasında görüşmelerin video konferans yöntemiyle gerçekleştirildiği, herkesin evine kapandığı bir dönemde, 84 yaşında, hasta haliyle, üç gün gibi çok uzun sayılacak riskli bir ziyareti niçin gerçekleştirdi?

Bu ziyaretin görünürdeki amacı; “Dinler arası diyalog”, “barış”, “kardeşlik” ve “Hz. İbrahim” vurgusu yapılarak dostluğu (!) ve kardeşliği (!) pekiştirmek olduğu ifade edilmiştir. Ziyaretin; “Abartılmaması gereken, sıradan bir ziyaret.” olduğu ifade edilmektedir.  Bunun doğru olmadığını hepimiz biliyoruz.

O halde asıl amaç ne?

İşte, bunun üzerinde kısaca durmak istiyoruz.

Ziyaret esnasında Papa’nın Şii dünyasının liderlerinden Sistanî ile görüşmesinin altında yatan önemli sebeplerden biri hiç şüphesiz Vatikan’a ait “Dinler arası diyalog” projesinin Şiî dünyasında aktif hale getirilmesidir. Bu yolla, Müslümanların Hristiyanlaştırılması hedeflenmektedir. Bu proje, Başkan Biden dönemi ABD dış politika stratejisi ile uyum içerisinde yürütülmektedir.

ABD ve AB ülkelerinden nihayet ümidini kesen Türkiye, “kendi göbeğini kendisi kesmek” zorunda kaldıktan sonra teknoloji ve savunma sanayii alanlarında büyük gelişmelere imza attı. Bu gelişmeler sayesinde son zamanlarda verilen olağan üstü bir mücadele ile PKK, Türkiye içinde artık eylem yapamaz hale getirildi. Gara operasyonu ile teröristlerin girilmez denilen inlerine girilmiş, Kandil ve Sincar bölgelerinde güven içinde dolaşamaz hale getirilmişlerdir. Binlerce tır silah ve mühimmatla ABD tarafından desteklenen, eğitilen, donatılan PKK/PYD/YPG/PYD/SDG’nin Suriye ve Irak sınırında eylem yapamaz hale gelmesi ABD’nin, NATO şemsiyesi altında başka arayışlara girmesine neden olmuştur. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg; beş yüz olan asker sayısının dört bine çıkarılacağını ve İŞİD/DAEŞ’e karşı mücadele veren (!) “mahalli, lokal” grupları Irak ordusuyla birlikte eğitip donatacaklarını ifade etmiştir. Bu örgütler arasında Şii Lider Sistani’nin fetvasıyla kurulan, Sincar’da PKK ile birlikte hareket eden Şiî, Sünnî, Yezidî ve Hristiyan milislerin bulunduğu İran yanlısı Haşdi Şabi ve Hristiyan kolu Babil Tugayları ya da diğer adıyla İncil Tugayları da yer almaktadır.

Papa’nın, Babil Tugaylarının elebaşısı Rayyan Keldânî’yi ziyaretiyle “onurlandırması” ve ayinlerde kullandığı tespihini hediye etmesi son derece önemli bir mesajdır.

Papa’nın ziyareti sırasında Bağdat sokaklarına asılan dev afişlerde Âyetullah Sistani’nin; “Siz bizden bir parçasınız, biz de sizden bir parçayız.” sözü ile Papa ve Sistani’nin fotoğraflarının yer alması, afişlerde uçan güvercinlere yer verilmesi; bu jeste karşı Papa’nın da Necef’te evine giderek Sistani’yi ziyaret etmesi, Sistani’nin Papa’yı kapıda ve ayakta karşılaması gezinin, bir gergef gibi ince ince işlenen yeni bir ihanet planının parçası olduğunu göstermektedir. Bu, sadece Türkiye aleyhine kurulan bir tezgâh olmayıp tüm İslâm coğrafyasına ve Asya-Afrika’nın yoksul halklarına kurulmak istenen bir planın (tuzağın) kilometre taşlarıdır.

“Hedef, İslâm’ın İslâm’la savaştırılmasıdır.”

Şer ittifakı, Sünnî ve Şiî çatışmasını gerçekleştirmek için yeni bir cephe açmak istemektedir.

İŞİD/DEAŞ’in, Sünnîlerin yaşamış olduğu Musul ve çevresini boşaltıp PKK, Haşd-i Şabi vb. örgütlere peşkeş çekilmesinden sonra oluşturulan psikolojik ortamdan ve meydana getirilen boşluktan yararlanarak misyonerlik faaliyetlerine ağırlık verilmesine imkân tanımıştır. Papanın Irak’a yapmış olduğu bu gezi, misyonerlik faaliyetlerinin hız kazanmasına neden olacaktır.

Bu gezi, aynı zamanda, Irak’ın fiili olarak bölünmesi arifesinde Hristiyanlara da bir kanton oluşturabilmek, savaş dolayısıyla Irak’tan göç eden Hristiyanların geri dönmesini sağlamak için psikolojik alt yapı oluşturmak amaçlıdır. Bu toprakların Irak’ın kadim Hristiyan toprağı olduğunu, göç eden Hristiyanların, göç etmek mecburiyetinde bırakılan Müslümanların boşaltmış olduğu yerlere yerleşmelerini temin etmek için onları cesaretlendirmektedir.

Papa’nın ziyaretinde, Erbil Bölgesel Yönetimi tarafından bastırılan hatıra pulunun üzerinde bulunan ve Papa’nın resminin yanında Türkiye’nin parçalanmış haritasının (Serv Haritası) yer alması, tesadüfî olmayıp bir planın dışa yansımasıdır.

Kendisi de Katolik olan Joe Biden, ABD Başkanı olduktan sonra, zaten uygulamada olan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), Büyük İsrail Projesi (BİP)’ni hızlandırmıştır. Türkiye; ABD’nin liderliğinde Şer Güçler /Küresel Güçler (AB, NATO, İngiltere, İsrail/Siyonizm, Vatikan) tarafından büyük bir kuşatma altına alınmak istenmektedir. Dedeağaç’tan, Ege’deki adalara, Girit’ten Güney Kıbrıs Rum Yönetimine, Doğu Akdeniz’e, Suriye’nin Kuzey Doğusundan Kuzey Irak’a kadar her taraftan Türkiye kuşatılmak istenmektedir.

Irak’ın en yüksek dinî otoritesi olan Reis el-Mücemma el-Fıkhi es-Sünniy (Diyanet İşleri Başkanlığı) Şeyh Ahmet Hassan et-Taha’nın Papa ile görüşmeyi reddetmesi üzerine, devreye giren Cumhurbaşkanı Berham Salihi’ye verdiği cevapta; “Papa buraya Mekke ve Medine’nin yerine yeni bir dinî merkez inşası için geldi. Nasiriye-ur, bu dinin merkezi hâline getirilecek ve halkımız yanlış bilgilerle aldatılacak. ‘İbrahimî dinler, dinlerarası diyalog, barış ve kardeşlik’ temalarının ardında bu niyet saklı. Ben bu ziyaretin fitne ekme amaçlı olduğuna inanıyorum.” sözleri ile karşı çıkması, tarihe mal olacak çok önemli bir duruştur.

Katolik Ruhani Lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa’nın Irak’ı ziyaretini bir de bu açıdan değerlendirmekte fayda vardır.

Dostumuzu, düşmanımızı, müttefikimizi netleştirmeliyiz.

Bu, büyük “küresel kuşatma” girişimi karşısında; “Ne yapmamız gerektiğini düşünmek ve

hep birlikte Allah’ın ipine sarılarak- gerekeni yapmak zamanıdır?”

HENÜZ VAKİT VARKEN! YARIN ÇOK GEÇ OLABİLİR.

 

UMRAN KÜLTÜR VE MEDENİYET HAREKETİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir