Ermenistan ordusu, ateşkes anlaşmasına rağmen, Gence, Mingaçevir, Khizi, Barda, Tartar, Yeklakh, Beylagan, Aglabadi, Goranboy şehirlerinde sivil halkın üzerine toplarla ve balistik füzelerle saldırarak katliam yapmaya devam etmektedir. Cumartesi günü (17.10.2020) Gence’de şehit edilen insanlar arasında 15 aylık bir bebekle 15 yaşında bir genç kız da bulunuyordu. Pazartesi (19.10. 2020) Tartar’da 3 sivil kardeşimiz daha şehit edildi. Bu saldırılarda yüzlerce ev yerle bir edildi, yüzlerce ocağa ateş düştü. Eylül başından bu yana 61 Azerbaycanlı kardeşimiz şehit oldu ve 282 kardeşimiz de yaralandı. Sivillere karşı yapılan Ermeni saldırıları her gün artarak devam etmektedir.
Bu bir vahşettir. Bu vahşeti şiddetle kınıyoruz.
Cephede büyük mağlubiyet alan Ermenistan ordusu, diğer ülkeleri savaşa çekmek için bütün dünyanın gözü önünde masum sivillere saldırarak Cenevre Sözleşmelerine ve BM Kararlarına göre insanlık suçu ve savaş suçu işliyor.
Bu vahşete, bu savaş suçuna sessiz kalan, vahşeti durdurmak için kıllarını kıpırdatmayan AB ülkelerini, ABD’yi, Rusya’yı, Türkî Cumhuriyetleri, Türkiye ve Pakistan dışındaki diğer İslâm ülkelerinin yönetimlerini, göstermelik kınamalarda bulunan BM’yi ve İnsan Hakları Örgütlerini şiddetle kınıyor ve lanetliyoruz.
Kapılarını silah tüccarlarına açarak Ermenistan’a dolaylı yardım yapan Müslüman ülke yönetimlerinin yaptıklarını bir kere daha düşünmelerini, kendilerine gelmelerini, haddi aşmamalarını istiyoruz.
Yalnız Türkiye ve Pakistan kardeş Azerbaycan’ın yanında kararlı bir şekilde yer alıyor.
Ermenistan’ın işgalinden kurtardıkları yerleşim yerlerine Azerbaycan bayrağını dikerek sevinç ve mutluluk gözyaşları içinde Azerbaycan askerlerinin “Ezan” okumaları, savaşan askerlerin nasıl bir ruh hali içinde olduklarını ifade etmesi bakımından önemlidir.
Ermenistan bu vahşeti sadece bugün işlemiyor.
Ermenistan dün olduğu gibi bugün de vekalet savaşı yapan işbirlikçi bir taşerondur.
1905, 1918, 1948 ve son olarak 28 yıl önce de Hocalı’da bugünkü vahşetin bir benzerini yapmıştı. O gün de bütün dünyanın gözü önünde Dağlık Karabağ’da, Hocalı’da, 83’ü çocuk, 106’sı kadın, 70’ten fazlası yaşlı olan 613 Azerbaycanlı kardeşimizi öldürmüşlerdi. 487 kişinin ağır yaralandığı, 150 kişinin kaybolduğu ve 1275 kişinin de rehin alındığı bir vahşet zincirinin devamıdır bugün yapılanlar.
Otuz yıldır Azerbaycan-Ermenistan barışını sağlamak için kurulduğunu iddia eden ve bugüne kadar barış için kılını dahi kıpırdatmayan Minsk Grubu (Fransa, Rusya, ABD) Ermenistan’a vahşeti devam ettirmesi için hiç utanmadan bağış adı altında silah ve cephane yardımı yapıyor.
Savaş Ermenistan topraklarına gelip dayandığı zaman, bugün susanlar o gün var güçleri ile bağırmaya, barış istemeye, Azerbaycan’ı kınamaya başlayacaklardır.
Büyük şair Akif’in dediği gibi:
“…Nerde-gösterdiği vahşetle ‘Bu bir Avrupalı’
/ Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi…”
Avrupalılar ve Batılılar taşeron, “Vahşi, his yoksulu, sırtlan sürüsü”
Ermenistan’ı destekliyorlar…
Ateşkes çağrısında bulunmaları, ateşkes anlaşması için masaya oturmaları, dağılan Ermenistan ordusunun toparlanması ve Fransa, Rusya tarafından yapılan silah ve mühimmat yardımlarının ulaştırılmasını sağlamak için zaman kazanma taktiğidir.
Bu çabalar, inşallah -sun-i teneffüsün ötesinde- bir işe yaramayacaktır.
Azerbaycan; Ermenistan tarafından işgal edilmiş topraklarının tamamını alıncaya kadar BM, AB, NATO ülkeleri ve Minsk Grubundan gelecek ateşkes çağrılarını dikkate almamalı, masaya oturmamalı ve Ermenistan’a zaman tanımamalıdır.
Tüm Müslüman halkları, Azerbaycan’ın haklı davasına destek vermeyen, susan Müslüman ülkelerin yönetimlerine baskı yapmaya davet ediyoruz.
Birinci Cihan Savaşı döneminde düşülen hataya asla düşülmemelidir.
“Nahcivan toprakları Karabağ topraklarıyla buluşmadığı sürece Azerbaycan’ın Türkiye ile Türkiye’nin, Türk Cumhuriyetleriyle bağlantısı mümkün olmayacaktır.”
Dağlık Karabağ dahil Ermenistan’ın işgal ettiği tüm topraklar kurtarılana ve büyük zafer gerçekleşene, azadlığa kadar devam edilmelidir.
“İman et, mücadele et, zafer senindir!”
“Zafer Hakk’ın ve Hakk’a inananlarındır!”
UMRAN KÜLTÜR VE MEDENİYET HAREKETİ