DİYANET İŞLERİ BAŞKANI ALİ ERBAŞ VERDİĞİ HUTBE İLE HANGİ GÜCÜN / GÜÇLERİN AYAĞINA BASMIŞTIR?

2
0

“Savaş, hoşunuza gitmediği halde üzerinize yazıldı (farz kılındı). Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz.” ( 2 Bakara 216)

24 Nisan 2020 Cuma günü Ankara Hacı Bayram Camii’nde, temsili Cuma namazını kıldıran Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Ramazan: Sabır ve İrade Eğitimi” konulu Cuma hutbesinde, tüm insanlığa özlü, anlamlı, mesaj dolu bir çağrı yapmıştır.

Kendisini kutluyor, Allah razı olsun diyoruz.

Başkanın çağrısı üzerine İHD Genel Merkezi ve Ankara Şubesi, İstanbul, Ankara ve İzmir Baroları, öncelikli olarak, Diyanet İşleri Başkanına savaş açmışlar ve görevden alınmasını talep etmişlerdir. Diyanet İşleri Başkanına karşı açılan savaşta, başta Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan olmak üzere birçok devlet ricali, siyasi parti temsilcileri, STK’lar, gönüllü kuruluşlar, Diyanet İşleri Başkanının yanında yer almışlar, özellikle açıklama yapan Barolara karşı sert bir dille cevap vermişlerdir. Bir hutbe üzerinden Türkiye’de bir gerilim ortamı oluşmuştur ya da oluşturulmuştur.

Özellikle Ankara Barosunun açıklamasında, Erbaş’tan ziyade, isim vermeden

İslâm’a saldırmaları, İslâm’ı çağdışı ilan etmelerinin özel bir anlamı olmalıdır. Açıklama yapan Barolar, aldıkları yoğun tepkiler sonucunda yaptıkları ikinci açıklamalarda dillerinde kısmı bir değişim yapmak zorunda kalmışlardır?

Neden?

Geçmiş dönemde hutbelerde zina ve eşcinselliğe yer verilmiştir. Ayrıca değişik zamanlarda konu ile ilgili vaazlar yapılmıştır.

O zaman bu denli tepki göstermeyenler, bugün neden bu denli bir tepki göstermişlerdir?

Bu sorunun cevabı önemlidir.

Sürece kimlerin dâhil olacağını görmek ve ne yapılmak istendiğini daha iyi kavramak, saldıran ana güç merkezini tespit ve teşhis etmek için biraz bekledik. Geç açıklama yapmamızın sebebi budur.

Süreç derinlemesine, gerçekçi bir şekilde analiz edilirse Bakara Suresinin 216. ayetinde ifade edilen hayır ortaya çıkacaktır.  O nedenle Umran Kültür ve Medeniyet Hareketi olarak ortaya çıkan durumu, 6 boyutta ele alıp değerlendireceğiz:

  • Diyanet İşleri Başkanının Konuşmasında Dil, Muhteva ve Ayağına Bastığı güç/güçler,
  • İHD ve Baroların açıklamalarındaki Dil ve Muhteva,
  • Başta İstanbul Sözleşmesi olmak üzere Uluslararası Sözleşmelerin ve AB uyum yasalarının ne getirip ne götürdüğü ve ne götüreceği,
  • Kendi Kültür ve Medeniyet kodlarımıza göre “insan hakları” kavramının tartışmaya açılması ve yeniden tanımlanması,
  • Kendi Kültür ve Medeniyet kodlarımıza göre eşcinsellik vakası,
  • Yapmamız gerekenler.

Bize göre, Diyanet İşleri Başkanına eşcinsellik üzerinden yapılan saldırının özünde, eşcinsellik konusu yatmamaktadır.

Bu milletin değerlerine düşman maskeli bir güç, bir şer merkezi, eşcinselliği Truva atı olarak kullanıp bir kavga başlatmak istemektedir.

Öyleyse ana soru şudur; Başkan, konuşması ile hangi güç ya da güç merkezlerini rahatsız edecek ifadeler kullanmıştır? Bu ifadeler nelerdir?

Tetikçilerle tetiği çektiren eli birbirinden ayırmalıyız.

Bu ayırımı bugün yapamazsak yarın ödenecek bedel çok ağır olacaktır.

Aile eski Bakanı Sn. Aliye Kavaf Hanımefendiye yapılan saldırıları unutmamalıyız.

O gün şahsiyetli duruşundan dolayı onu tebrik etmiş ve yanında yer almıştık. Bugün yine ona, o gün ki duruşundan dolayı teşekkür ediyoruz.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş hadisesinin eski Aile Bakanı Aliye Kavaf hadisesine dönmesine müsaade etmemeliyiz, etmeyeceğiz.

Baroların başlattığı bu savaş, yukarıdaki 6 maddenin tartışmasına imkân verdiği için ortaya çıkan durum, şer değil hayır olacaktır.

Onlar bir tuzak kurdular; Allah da onlara bir tuzak kurdu. Kimin tuzağının daha kuvvetli, etkin olduğunu hep beraber göreceğiz:

“[De ki: «Düzen kurmada (karşılık vermede) Allah daha hızlıdır.

Şüphesiz, bizim elçilerimiz, sizin ‘geliştirmekte olduğunuz düzenleri’ yazmaktadırlar.»” (10 Yunus 21).

“Onlar ise bir düzen kurdular. Allah da (buna karşılık) bir düzen kurdu.»

Allah, düzen kurucuların en hayırlısıdır.” (3 Al-i İmran 54)

 

UMRAN KÜLTÜR VE MEDENİYET HAREKETİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir