15 TEMMUZ SOSYOLOJİK SAVAŞ AMAÇLI HAİN ASKERİ DARBE GİRİŞİMİ HÂLÂ DEVAM EDİYOR

1
0

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Nurettin Yıldız hakkında, 5237 Sayılı TCK’nın 216. Maddesi gereğince, “Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik” suçundan re’sen soruşturma başlatmıştır.

Nurettin Yıldız, 2013 yılında, “Binanın giriş katından sekizinci katına kadar çıkacak olan bir asansör halvet ortamı oluşturur mu?” sorusuna, “Dinimizin bu konudaki hassasiyeti açısından bakıldığında yani erkekle kadının kapalı bir ortamda bulunması anlamına gelen halvet şartları asansörde oluşmaktadır.” diyor ve “Uygun değildir.” diye cevap veriyor.

2012 yılında kadına şiddetle ilgili sorulan bir soruyu fıkhı açıdan değerlendirirken, “Kimsenin kimseye şiddet uygulaması caiz değildir ki, erkeğin eşine uygulaması caiz olsun. Şiddet zulümdür, zulüm haramdır.” diyor. Konu ile ilgili başka bir ifadesinde de, “Erkeğin namusu, iffeti… söz konusu olursa hafifçe(boğazdan yukarı olmamak, belli yerlere vurmamak kaydıyla vb.) dövülebileceğini” ifade ediyor.

Hoca, yine tacizle ilgili bir soruyu değerlendirirken de, “Küçük çocuğa taciz, normal zinadan daha ağır bir suçtur. Ölüm cezasının bile takdir edilebileceği bir suç olarak karar merciine bırakılmıştır.” cevabını veriyor.

Nurettin Hoca, bahsi geçen konularla ilgili düşüncelerini, yorumlardaki tercihlerini ortaya koyuyor.  Ben böyle düşünüyorum, diyor. Katılırız, katılmayız ayrı bir konu ama değişik konularla ilgili yorum yapma, görüşlerini ifade etme hakkını kullanmasında baskı ile karşılaşılması kabul edilebilir bir durum değildir.

2012, 2013, 2015 yıllarında yapılan konuşmalardan, sorulan sorulara verilen fetvalardan cımbızla çekilerek, bağlamından kopartılan ifadelerle 8 MartDünya Kadınlar Günü”ne denk getirilip dava açmanın ve bir bardak suda fırtına kopartmanın ne anlama geldiği üzerinde durulmalıdır. Ne yapılmak isteniyor? Bu kampanya ile hangi yasal düzenlemeyi yapmak için hükümete baskı yapılıyor?

İslâm alimleri, Din adamları, Kanaat önderleri yıpratılmak ve itibarsızlaştırılmak için gizli bir el tarafından bir algı yönetimi yürütülüyor. Bunu anlamalı ve ona göre davranmalıyız.

15 Temmuz Sosyolojik Amaçlı Hain Askeri Darbe Girişimi ile yapılmak istenen; Müslümanları itibarsızlaştırmak, değerlerine karşı tereddüt geçirmesini sağlamak, var olan farklılıklarımızı derin ayrılıklara dönüştürmek, iç çatışmayı körükleyerek gayri memnun sayısını çoğaltmaktır.

AB mevzuatı çerçevesinde entegre etmeye çalışılan “Ayrımcılık ve Nefret Söylemi Yasaları” kötülükleri engellemeyi değil; kötülüklere mani olmak isteyenleri engelleyecek yasalardır. “Allah için sevmek ve Allah için buğz etmek.” Hadisini ifade ettiğimizde, Fatiha suresini okuduğumuzda nefret söylemi suçlaması ile karşı karşıya kalabiliriz. Bunun için özellikle yetkililerin AB çerçevesinde entegre edilen Ayrımcılık ve Nefret Söylemi Yasaları, 6284 Sayılı Aileyi Koruma(!) yasası ve Zinayi Suç Olmaktan Çıkartan Yasa vb. yasalar, yeniden gözden geçirilerek, henüz vakit varken iptal edilmelidir.

Bundan sonra bu gibi tartışmaları, sıkıntılı durumları yaşamamak ya da daha az yaşamak için; Devlet memuru olmayan yetkin Din Alimlerinden, Kanaat Önderlerinden bir Yüksek İstişare Kurulu oluşturularak, bu Kurul tarafından Müslümanlar arasında ne kadar tartışmalı konu varsa ele alınmalı ve kamuoyu tatmin edilecek şekilde aydınlatılmalıdır. İslâmî konular, TV programlarında magazin konusu yapılmamalıdır.

İslâm’ı kaynağından (Kur’an-ı Kerim ve sahih Sünnet) öğrenme gayreti içinde olmalıyız. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın eğitim ve diğer faaliyetlerinden tutun da, MEB’e bağlı tüm okullardaki eğitim müfredatlarına kadar her alanda bu hassasiyet göz önüne alınmalıdır.

Karanlık, gizli bir el ne yapmak istiyor? 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkileyecek tarzda dine ve dindarlara saldırıların artması, 15 Temmuz Sosyolojik Savaş amaçlı darbe girişimindeki ana strateji ile uyumludur. Herkesin, özellikle Türkiye’yi yönetenlerin buna dikkat etmesi gerekir.

Bu sinsi saldırılara karşı bir binanın tuğlaları gibi birbirimize kenetlenmeliyiz. Allah’ın ipine sımsıkı sarılmalıyız. Dağılıp ayrılmamalıyız.

 

UMRAN KÜLTÜR VE MEDENİYET HAREKETİ

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir