Türkiye’de son zamanlarda meydana gelen olayları iç, bölgesel ve küresel dinamikler düzleminde ele alıp değerlendirmek gerekir. Bu üç dinamik göz önüne alınmadan yapılacak tüm “tespit, teşhis, tedavi ve tedbir” çalışmaları akamete uğrayacaktır.
İç Dinamikler
Son aylarda Türkiye’de birbirinden bağımsız gibi gözüken, fakat aynı merkez tarafından organize edilen ve birbirini destekleyip toplumsal gerilim artıran, ekonomiye zarar veren olaylar zinciri meydana gelmiş ve gelmeye de devam etmektedir. Bu olayları şu şekilde sıralamak mümkündür:
- Göçmenler tartışması,
- Sokaklarda, caddelerde kamuoyunun gözünün önünde fuhuş yapılması, çıplak dolaşılması ve bunların Suriyeli göçmenler olduğuna ilişkin bir kampanyanın yürütülmesi,
- 19 yaş altı çok sayıda kız ve erkek gencin gerek devlet gerekse özel sektör hastahanelerinde cinsiyet değiştirmek için müracaat ettiği, bazılarının rahim ve yumurtalıklarını aldırdığı iddiaları üzerine başlayan / başlatılan sert tartışmalar,
- Bir ifsat hareketi olan LGBTIQ+’nın Türkiye’nin değişik illerinde eylem planlaması, Haziran ayını ‘onur (!) ayı’ ilan edip yürüyüşler yapmak için duyurular yapması, haftalık programlar açıklaması,
- ABD Büyükelçiliği’nin ifsat hareketi LGBTIQ+’ya Büyükelçilik binasına bayrak asarak destek vermesi,
- Son 20 gün içerisinde buğday tarlalarının yakılması, orman yangınlarının çıkarılması, sel felâketlerinin meydana gelmesi (!),
- Sedat Peker’in muhafazakâr bir holdingin CEO’su olduğunu iddia ettiği bir şahısla ilgili eşcinsel bir video yayınlaması.
Bölgesel Dinamikler
- Yunanistan’ın Ege Denizi’nde sürekli gerilim meydana getiren tavırlar sergilemesi, adaları Lozan Anlaşması’na rağmen silahlandırması,
- Türkiye’nin Kuzey Suriye’ye operasyon yapma isteği,
- İsrail’in Türkiye’deki vatandaşlarını İran istihbaratının suikast girişimlerini ileri sürerek geri çağırması,
- Rusya-Ukrayna savaşı dolayısıyla meydana gelen buğday krizi.
Küresel Dinamikler
- ABD’nin İsveç ve Finlandiya’yı NATO’ya alma isteği, NATO’nun Avrupa’nın doğusuna ve Baltık bölgesine doğru genişleme projeleri ile Rusya’yı tahrik etmesi,
- ABD’nin QUAD ve AUKUS projeleri ile Asya-Pasifik’e doğru genişlemeye çalışarak Çin’i tahrik etmesi,
- Türkiye’nin Batı tarafından Rusya’ya uygulanan ekonomik ambargoyu kabul etmemesi ve uygulamaması.
Birbirinden bağımsız gibi gözüken bu olaylar, gerçekte birbiri ile bağlantılıdır. Bu olaylar, Boğaziçi Kadife Darbe Sürecini organize eden bir merkez tarafından yönetilmektedir. Satranç tahtasında kimlerin yer aldığı önemli değildir. Önemli olan kimlerin hangi amaçla taraflara hamle yaptırdığıdır. Beyin takımı ile taşeronları ve gayrimemnun kitleleri birbirine karıştırmamak gerekmektedir.
Boğaziçi Üniversitesi’ne, üniversite dışından bir rektörün atanması üzerine Boğaziçi Kadife Darbe Süreci olarak adlandırdığımız yeni bir eylemler zinciri, şer ittifakı tarafından başlatılmıştı. Bu konu daha önce ayrıntılı bir şekilde Umran Kültür ve Medeniyet Hareketi’nin basın açıklamalarında yer almış gerekli merciler, gerekli şekilde uyarılmaya çalışılmıştır.
Boğaziçi Kadife Darbe Sürecinde taşeron örgüt olarak LGBTIQ+’nın niçin seçildiği ve bugünkü aşamada ön plânda oluşunun sebepleri ve hedefleri üzerinde durmak gerekmektedir.
Boğaziçi Üniversitesi’nde başlatılan eylemler, başlangıçta kamuoyu tarafından fazla ilgi görmemiştir. Ancak kampüste açılan sergide Kâbe resminin üzerine Şahmeran resmi ile birlikte LGBT sembollerinin konmasının sosyal medyaya servis edilmesi ile birlikte başlayan tartışma, Boğaziçi eylemlerinin ifsat hareketi LGBTIQ+ üzerinden Türkiye’nin gündemine oturmasını sağlamıştır.
Kabe’ye dönük böyle bir saygısızlığın toplumsal bir tepki çekeceği bilinerek bu provokasyon yapılmış ve Türkiye’de kamuoyu harekete geçirilerek ciddi bir gerilim ve rahatsızlık meydana getirilmiştir.
Niçin?
Çünkü; kadife darbelerde yapılan eylemlerin ulusal ve uluslararası kamuoyuna duyurulmasını temin edip dış destek sağlayabilecek için ve bir taşeron örgüte ihtiyaç vardır. Boğaziçi Üniversitesi eylemlerinde taşeron örgüt olarak ifsat hareketi olan LGBTIQ+’nın seçilmesinin çok önemli bir nedeni, şer ittifakının yol boyu LGBTIQ+ hareketine aşırı destek vermiş olmasıdır.
Bugün kadife darbelerin organizatörü ve finansörü olan Soros’un Açık Toplum Vakfı (ATV), LGBTİQ+’ya yol boyu hep destek vermiş ve destek vermeye de devam etmektedir. ABD’deki birçok vakıf ve kuruluşların yanı sıra ABD Türkiye Büyükelçiliği, LGBTİQ+’nın en güçlü destekçileri arasında yer almaktadır. 16 Haziran 2016’da ABD Ankara Büyükelçisi John R. Bass verdiği davetle Kaos GL, Pembe Hayat ve Kırmızı Şemsiye’yi ağırlamıştır.
İfsat hareketi LGBTIQ+’nın Avrupa’da en güçlü destekleyicileri arasında Alman vakıfları da yer almaktadır. 30 yıla yakın Türkiye’de faaliyet gösteren Alman Vakfı FriedrichEbert-Stiftung (FES) bunlardan biridir. Bu vakfın partnerleri arasında Uluslararası Af Örgütü, Helsinki Yurttaşlar Derneği, Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV), TESEV, DİSK, Kaos GL gibi kuruluşlar bulunmaktadır.
ABD Büyükelçiliği gibi Almanya Büyükelçiliği de Türkiye’de ifsat hareketi LGBTİQ+’nın hamiliğini üstlenmekte bir sakınca görmemektedir. Büyükelçi Martin Erdmann, 4 Temmuz 2019 günü Ankara, Antalya, Diyarbakır, İstanbul, İzmir ve Mersin’den ifsat hareketi LGBTİ derneklerini ve birçok büyükelçiliğin temsilcilerini Büyükelçiliğe davet etmiştir. 2017’de Almanya Büyükelçiliği 16-17 Kasım tarihleri arasında “Alman LGBTİQ+ Film Günleri” düzenlemek istemiş, Ankara Valiliği ise bunu yasaklamıştır. Bunun üzerine Almanya Büyükelçiliği, bu karara “gökkuşağı bayrağı” açarak tepki göstermiştir.
Danimarka Büyükelçisi Svend Olling, 30 Eylül 2016’da ifsat hareketi LGBTİQ+ örgütleriyle buluşarak onlardan Türkiye’deki durumları hakkında bilgi almıştır.
Hollanda Büyükelçiliği, 17 Mayıs 2018’de Uluslararası Homofobi, Bifobi ve Transfobi karşıtlığı ile ilgili Ankara’da panel ve resepsiyon düzenlemiştir. Hollanda Büyükelçiliği LGBTİQ+ alanında “Grup Terapisi Çalışmaları” ile Türkiye’deki Kaos GL, Pembe Hayat, Kırmızı Şemsiye ve Queer Kıbrıs gibi derneklere destek vermiştir. Hollanda Başkonsolosluğu ise 29 Haziran 2018’de onur (!) haftası kapsamında düzenlediği resepsiyonla “Hollanda ile Türkiye’de Onur Yürüyüşleri Paneli”ne ev sahipliği yapmıştır.
Norveç Büyükelçiliği Pembe Hayat KuirFest, 2013, 2014, 2015’te ‘Yerel Buluşmalar ve Etkinlikler’ ve “Gelecek Queer Sergisi” ile Kaos GL ve Pembe Hayat Derneği’ne destek sağlamıştır.
İngiltere Büyükelçiliği Kaos GL, Pembe Hayat gibi derneklere destek vermiştir.
İsviçre Büyükelçiliği, İsveç İstanbul Başkonsolosluğu ve İsveç Dışişleri Bakanlığı’na bağlı İsveç Uluslararası Kalkınma ve İş Birliği Ajansı da LGBTİQ+ hareketinin önemli destekçilerindendir.
Boğaziçi Kadife Darbe Sürecinin hem başlangıç aşamasında hem de yol boyu gelişen farklı aşamalarda taşeron örgüt olarak ifsat hareketi LGBTIQ+’nın seçilmesinin ana nedeni / birinci boyutu, bu güçlü dış destektir. Kâbe resminin üzerine Şahmeran resmi ile birlikte ifsat hareketi LGBTIQ+ sembollerinin konmasının meydana getireceği siyasî ve toplumsal infial, LGBTIQ+ ile ilgili kullanılan ifadeler, istenen dış desteğin insan hakları üzerinden gelmesini sağlamıştır. ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ned Price, BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, Avrupa Birliği Komisyon yetkilileri, Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor’un yaptıkları açıklamalarla Türkiye’yi suçlamışlar ve ağır bir şekilde eleştirmişlerdir.
Görülebileceği gibi kadife darbelerde istenen dış destek, ifsat hareketi LGBTIQ+ üzerinden sağlanmıştır. İfsat hareketi LGBTIQ+’nın taşeron örgüt olarak öne çıkarılmasının ikinci boyutu, iç kamuoyu ile ilgilidir. İfsat hareketi LGBTIQ+’nın siyasi iktidara karşı eylem yapması, geniş bir muhalefet cephesinde kendisine meşruiyet ve sempati kazandırmıştır. Üçüncü boyut ise her zaman eylemlerin önünde olabilecek bir örgütsel kitle sürece dahil edilmiştir.
Dünyada Haziran ayı ifsat hareketi LGBTIQ+ tarafından ‘Onur Ayı (!)’ olarak kabul edilmiştir. Bu amaçla, dünyanın her tarafında Haziran ayında değişik yürüyüş ve eylemler yapmışlardır. Bu yıl Türkiye’nin değişik bölgelerinde yürüyüş ve eylemler planlamışlar ve bunu kamuoyuna ilan etmişlerdir. Bu aşamada dikkat çekici çok önemli bir durum da Türkiye’nin değişik yerlerinde, Mayıs-Haziran ayı içinde bir kısmı aşağıda verilen, sokakta fuhuş yapılması ve çırılçıplak dolaşılması olaylarıdır.
- 5.2022: İstanbul Beşiktaş Bebek sahilinde kalabalıklara, akan trafiğe aldırmadan bir erkek ve bir kadının cinsel ilişkide bulunması,
- 5.2022: İstanbul Ümraniye Altınşehir metro durağının çıkışında bir kadın ve bir erkeğin cinsel ilişkide bulunması,
- 5.2022: İstanbul Ortaköy sahilinde bir erkeğin çırılçıplak yatması,
- 5.2022: Antalya Manavgat’ta bir kadının çırılçıplak olarak caddede yürümesi,
- 5.2022: İstanbul Esenyurt Süleymaniye Mahallesi‘nde bir çocuğa yönelik tacizde bulunulması,
- 6.2022: İstanbul Esenyurt E-5 karayolunda bir kadının çırılçıplak yürümesi.
- 6.2022: Denizli’de, bir kadın, belden yukarısı tamamen çıplak olduğu halde bir marketten alışveriş yapması.
- 6.2022: Kahramanmaraş Elbistan’da tamamen çıplak bir adamın sokakta yürümesi.
Dikkat çekici olan Türkiye’de Suriyeli göçmenler üzerinden inşa edilen bir gerilim döneminde, bu fuhuş eylemlerinin Suriyeli göçmenlere mal edilerek çok farklı kesimleri gayrimemnun kitle saflarına katma girişimi ve çalışmasıdır. Sokaklardaki fuhuş eylemlerinin Suriyeli göçmenlerle hiçbir ilişkisi olmadığı ise sonradan anlaşılmıştır. Fakat istenen gerilim ve tepkinin oluşması sağlanmış, Kadife Darbeci beyin takımının istediği gerçekleşmiştir.
Sokaklarda açık bir şekilde fuhuş eylemleri olurken hemen hemen bunlarla eş zamanlı Türkiye’de başlayan ya da başlatılan diğer bir kampanya da “19 yaş altı gençlerin cinsiyet değiştirmek için değişik hastahanelere başvurması” ile ilgili yapılan tartışmalardır. Böyle bir olgunun rakamsal boyutları üzerinden tartışma derinleşmiştir. Böyle bir durumun varlığı inkâr edilmemekte, ancak verilen rakamlara itiraz edilmektedir. Rakamlar ne olursa olsun böyle bir olgunun varlığı, Türkiye’nin geleceği açısından hem üzücü hem de tehlikelidir.
Bu noktada konumuz açısından sorgulanması gereken önemli bir husus ise, bir toplantıda yapılan bir konuşmayı kim, hangi amaç ve niyetle Türkiye’de gündem haline getirmeyi başarmış ve toplumsal gerilime neden olmuştur.
Türkiye böyle bir sürece nasıl ve niçin gelmiştir? Getirilmiştir?
Bu sorgulanmalı ve gerekli tedbirler alınmalıdır.
LGBTIQ+’nın Haziran ayı yürüyüş eylemlerine başlamadan önce mayıs sonu haziran başlarında Türkiye’de sokakta fuhuş, çıplaklık eylemleri yapılması ve hastahanelere cinsiyet değiştirmek için müracaat edildiğine ilişkin bir tartışmanın başlatılması ve gerilim meydana getirilmesi son derece anlamlı ve düşündürücüdür. Olamaz denen her şey sokakta icra edilmekte, hastahanelerde gerçekleştirilebilmektedir.
Bu organizasyonların önemli bir boyutu, bu pis davranışlara karşı toplumsal hassasiyeti yüksek bazı kesimlerin tahrik edilip aşırı tepki vermesi, sokağa çıkması, şiddete başvurması, toplumsal zeminde çatışma çıkarılmasıdır. Şer ittifakı Türkiye’de değişik vesilelerle ekonomik, sosyal, kültürel bir gerilim meydana getirerek sosyal bir patlama gerçekleştirerek; “Türkiye’de demokrasi, özgürlük, hak hukuk yok, diktatörlük vardır.” imajı oluşturmak istemektedir. Bu amaçla Mayıs-Haziran ayı içinde Türkiye’nin değişik bölgelerinde LGBTIQ+ değişik eylemler planlayarak yürürlüğe sokmak istemiştir.
Planlanan eylemleri, ilgilenen okuyucular için dip not kısmında sırasıyla verdik. (*)
Ekte verilen bu olaylar zincirini göz önüne aldığımızda, 1968 yılında hippi ve sol gençlik hareketlerinin icra ettiği olaylar zinciri ile çok ciddi bir benzerliğin var olduğu görülmektedir. O yıllarda Batı’dan gelen hippi, özellikle sol hareket zinciri, Türkiye’yi 12 Mart Muhtırası ve 12 Eylül Darbesine kadar getirmiş, Türkiye’yi siyasi olarak istikrarsızlaştırmıştır.
Benzer bir durum bugün de vardır. Boğaziçi Üniversitesi’nde ifsat hareketi taşeron örgüt LGBTIQ+ öncülüğünde başlatılan Boğaziçi Kadife Darbe süreci olaylar zinciri, bugün gene ifsat hareketi öncülüğünde yeni bir aşamaya gelmiş bulunmaktadır.
Bu dönemde dikkat çekici olan, geçmiş yıllara göre ifsat hareketi LGBTIQ+’nın eylemlerinde, faaliyetlerinde çok ciddi bir yoğunlaşmanın olmuş ve Anadolu’ya yayılma stratejisinin izlenmiş olmasıdır. Hedef kitle genel olarak toplum, özel olarak da gençlik seçilmiştir.
Türkiye’de Gençlik, 1960 sonrası hippiliğe ve sol zihniyete, 1980 sonrası Fethullah Gülen zihniyetine yönlendirilmişti. Şimdi de Türkiye gençliği, LGBTIQ+ ifsat hareketine mi yönlendirilmek istenmektedir?
Bu sorunun cevabını devlet, siyaset ve tüm gönüllü kuruluşlar bulmak ve gereğini yapmak zorundadır.
Geçmişte Türkiye, şer ittifakının isteklerine karşı çıkıp direndiği zamanlarda genellikle şer ittifakı, Türkiye’deki işbirlikçi yapıları harekete geçirerek siyasi iktidarları tasfiye etmek, diz çöktürmek, iş yapamaz hale getirmek istemiştir. Hatta, her 10-15 yılda vuku bulan darbeleri gerçekleştirmiştir.
Bugün de Suriye, Ukrayna, Rusya, Yunanistan, İsveç, Finlandiya ve NATO ile ilgili meseleler için aynı operasyon yapılıyor olabilir. Türkiye bu noktada dikkatli olmalıdır.
Arkada Türkiye ile neyin pazarlığı yapılmaktadır?
Türkiye asla ve asla taviz vermemeli ve ifsat hareketini meşrulaştırmamalıdır.
Dikkat çekici bir başka nokta da ifsat hareketi LGBTIQ+’ya her halükârda açık destek veren, Boğaziçi Üniversitesi’ndeki başlangıç eylemlerine yaptıkları basın açıklamaları ile Türkiye’yi eleştirenler, LGBTIQ+’nın Haziran ayı için planladığı eylemlerin tümüne yasak getirilmiş olmasına rağmen hiç ses çıkarmamaları, arkada değişik bir mücadelenin çok önemli bir işareti olabilir.
20 Haziran’da ABD Büyükelçiliğine LGBTIQ+ bayrağı asan ABD başta olmak üzere AB ülkelerinin hiçbir destek vermemesi ilginçtir ve de düşündürücüdür. Bu durumun, bu tavrın, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun 18.06.2022 tarihinde “Ne için yürüyorlar? diye bir soru sorduktan sonra yaptığı açıklama ile ilgisi olabilir:
“Amerika ve Avrupa talimat vermiş. Ne olacak? Biz, la havle vela kuvvete, cinsiyetsizleştirilecekmişiz, LGBT olacakmışız…”
İçişleri Bakanı’nın bu açıklaması, ifsat hareketinin arkasındaki gücün şer ittifakı olduğunun açık bir şekilde ilan edilmesinden başka bir şey değildir. İçişleri Bakanı’nın bu açıklamasından dolayı ifsat hareketinin dış destek ve bağlantılarının kamuoyu tarafından görülmemesi, açığa çıkmaması için ABD, AB Büyükelçilikleri açık ve net bir tavır ortaya koymamış olabilirler.
Bunu zaman gösterecektir.
Bir İçişleri Bakanının görevi bunu sadece ilan etmek değildir. Aynı zamanda bu işbirlikçi takımı için gerekli yasal süreci de başlatmak olmalıdır. Bu yapılmazsa İçişleri Bakanı görevini yapmamış, ihmal etmiş olur.
Türkiye, bu pis işbirlikçi operasyonların arka planını deşifre ederek bu oyunu bozmalıdır, bozmak zorundadır.
Henüz Vakit Varken, Yarın Çok Geç Olabilir.
Ve;
“Gerçek şu ki, onlar hileli-düzenler kurdular. Oysa onların düzenleri, dağları yerinden oynatacak da olsa, Allah katında onlara hazırlanmış düzen vardır.” (14 İbrahim 46)
UMRAN KÜLTÜR VE MEDENİYET HAREKETİ
Dip Not (*)
- 05.2022: Eskişehir’de (LGBTIQ+) içinde bulunduğu gruplar tarafından festival ve bazı etkinliklerin yapılacağının bildirilmesi üzerine kimliği belirsiz kişiler tarafından, ifsat hareketi mensuplarının “katledilmesine ilişkin bildiri ve kitapçıklar dağıtılmıştır.” Eskişehir Valisi, oluşan bu gerilim ortamında şehirde yapılması planlanan etkinliklerin tümünü 15 gün için yasaklamıştır.
- 5.2022: Boğaziçi Üniversitesi’nde (LGBTIQ+) tarafından yapılmak istenen “9. Onur Yürüyüşü (!)” Boğaziçi rektörü tarafından yasaklanmıştır. Yasaklamaya rağmen yürüyüş yapmak isteyenlere polis müdahale etmiştir.
- 06.2022: ABD İstanbul Başkonsolosluğu LGBTİQ+’nın sembolüne asarak sosyal medya hesabından;“Haziran, Onur (!) Ayı 50 yılı aşkın süredir insanlar, LGBTQI+ bireylerin insan haklarını desteklemek, savunmak ve kutlamak için bir araya geliyorlar. ABD, DİB tüm dünyadaki LGBTQI+ bireyleri gururla desteklemektedir.” şeklinde bir açıklama yapmıştır.
- 06.2022: İfsat hareketi, “ODTÜ Onur (!) Yürüyüşü” planlamış, rektör yasaklamış ve polisin yürüyüşe müdahale etmesine müsaade etmiştir.
Uluslararası Af Örgütü, yürüyüşe müdahale edilmemesi çağrısında bulunmuştur. Bir kısım ODTÜ’lü öğrenciler, kampüsteki farklı yerlerde basın açıklaması yaparak, rektörü ve polisi protesto etmiş, yapılanları sosyal medya üzerinden paylaşmıştır.
- 06.2022: ODTÜ’de yapılmak istenen “10. ODTÜ Onur (!) Yürüyüşü”, rektörlük tarafından yasaklanmış; buna rağmen eylem yapmak isteyenlere polis müdahale ederek 38 kişiyi gözaltına almıştır.
- 06.2022: Çanakkale’de LGBTİQ+ hakları için mücadele eden “Muaf Çanakkale LGBTİA+ İnisiyatifi”, “Onur (!) Haftası Programı”nı açıklamış, mensuplarına “13-17 Haziran için takvimleri boşaltın” çağrısında bulunmuştur.
Bu duyuru üzerinde ifsat hareketine karşı olan bazı STK’lar, 10.06.2022 tarihinden itibaren basın açıklamaları yaparak ‘Eğer izin verilirse biz de aynı gün aynı saatte ‘şehitlerimize saygı yürüyüşü’ gerçekleştireceğiz!” duyurusunu yapmışlardır. Bunun üzerine valilik Çanakkale’de beş günlük etkinlik yasağı ilan etmiştir.
- 06. 2022: İstanbul Üniversitesi’nde eşcinsellerin kurduğu “Eşitlik Topluluğu BÜLGBTİ” sosyal medya hesaplarından, cuma günü cuma namazından 1,5 saat sonra Beyazıt meydanında bir ‘Onur Pikniği(!)’ yapacaklarını duyurmuş ve “Beyazıt kimin ayol” ve “Beyazıt’ı gökkuşağına boyamaya hazır mıyız?” sloganlarıyla sosyal medyada örgütlenmiştir. Ancak bazı STK’lar tarafından Beyazıt ve Şehzadebaşı’nda yapılan eylemlerden sonra ifsat hareketinin ilan ettiği piknik, iptal edilmiştir.
- 06.2022: Gaziantep’te ifsad Hareketi “1. Gaziantep Onur(!) Haftası proğramları” adı altında 23-24-25-26 Haziran 2022 tarihlerinde yapılacak bir programı kamuoyuna duyurmuşlardır. Bunun üzerine Gaziantep Valisi, “Gaziantep’te provokatif amaçlı sapkın organizasyonların” eylemlerine izin verilmeyeceğini duyurmuş ve bazı STK’lar da ifsat hareketinin eylemlerine karşı çok sert tepki vereceklerini ilan etmişlerdir.
- 06.2022: İfsat Hareketi Kaos GL WEB sitesinde, “30. İstanbul LGBTİ+ Onur (!) Haftası başlıyor. Direniş temalı etkinlikler 20-26 Haziran’da Beyoğlu ve Kadıköy’de! 30. İstanbul LGBTİ+ Onur Yürüyüşü ise 26 Haziran Pazar günü yapılacak” duyurusu yapılmış; faaliyetlerin yapılacağı adres bilgileri verilerek adeta meydan okunmuştur.
- 06.2022: İfsat Hareketi, 30. İstanbul LGBTİ+ Onur (!) Haftası
programını açıklamıştır.
- 06.2022: İfsat Hareketi Kaos GL WEB sitesinde, İstanbul’daki Onur (!) Haftasının “Direniş”, İzmir’dekinin ise “Hafıza” olarak isimlendirildiği bir “meydan okuma (!)” şeklinde duyurulmuştur.
- 06.2022: “21.06.2022 (Salı) ve 23.06.2022 (Perşembe) günü ’30. İstanbul LGBTİ+Onur Haftası’ konulu toplanma, basın açıklaması, yürüyüş, bildiri dağıtımı vb. etkinlikleri yapılacağı şeklinde” elde edilen bilgiler üzerine Beyoğlu ve Kadıköy Kaymakamlıkları yapılacak eylemleri “21.06.2022 günü saat: 00.01’ den – 27.06.2022 günü saat: 23.59’a kadar 7(Yedi) gün süreyle yasaklanmıştır.” Kadıköy ve Beyoğlu belediyeleri resmi sitelerinde yasak kararını duyurmuşlardır.
- 06.2022: Kaos GL WEB sitesinde, “10. İzmir LGBTİQ+ Onur Haftası(!), “Trans Hafıza” söyleşileri ve film gösterimleriyle başlıyor!” ifadeleri kullanılarak İzmir LGBTİ+ Onur (!) Haftası’nın tam programı yayınlanmıştır. Açıklamada, “26 Haziran Pazar günü saat 18.00’de Alsancak ÖSYM önünde “Onur (!) Yürüyüşü” yapılacağı belirtilmektedir.
- 06.2022: İfsat Hareketinin “1. Datça LGBTİ+ Onur(!) Haftası” kapsamında yapmayı planladığı etkinlikler, ilçe çapında yasaklanmıştır. Bu yasağın 20 Haziran’dan itibaren 30 gün boyunca süreceği duyurulmuştur.
- 06.2022: “Datça Onur (!) Haftası” kapsamında gösterilecek olan “Benim Çocuğum” film gösterimi de İlçe Emniyet Müdürlüğü’nün başvurusu üzerine Kaymakamlık tarafından yasaklanmıştır.
- 6.2022: İBB bünyesinde kurulan İstanbul Kent Konseyi 21.6.202’de Müze Gazhane’de “LGBTİ+’ların Kentsel Barınma Hakkı ve Yerelde Çözüm Arayışları” isimli program düzenlemiştir.
- 06.2022: İsveçli giyim markası H&M’nin internet sitesinde “Pride (Onur) 2022: Seçtiğim Ailem” başlıklı bir sayfa hazırlanmış ve internet sitesindeki yazıda ve videoda üç “seçilmiş aile” örneği verilerek LGBTIQ+ ifsat hareketinin propagandası yapılmıştır.
- 06.2022: İfsat Hareketi 29 Haziran- 3 Temmuz arasında “DÖNME” temasıyla “Eskişehir Onur (!) Haftası etkinlikleri” yapacağını ilan etmiştir. Buna karşılık Eskişehir Valiliği şehirde yapılacak eylemleri 15 gün süreyle yasaklamıştır.
- 06.2022: İfsat hareketi, “İstanbul LGBTİ+ Onur (!) Haftası” nedeniyle İstanbul Valiliği’ni, Beyoğlu ve Kadıköy Kaymakamlığı’nı, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı açık bir mektup yayınlayarak suçlamıştır: “Bu çetelerin toplanmasını ve biz lubunyaları hedef almasını engellemek, bu çağrıya engel olmak, 26 Haziran Pazar günü bu grubun Taksim’de toplanmasını ve biz lubunyaları hedef almasını engellemek sizin göreviniz.” Söz konusu makamları gelecekte daha da suçlayabilmek için şimdiden bir alt yapı oluşturulmak istenmiştir.
- 06.2022: İfsat hareketi mensubu bir örgüt olan SPoD, muhalefet partileri için “açık bir mektup” yayınlayarak “LGBTİ+’lara ve 26 Haziran 2022 tarihinde İstanbul’da gerçekleşecek olan İstanbul Onur (!) Yürüyüşüne destek vermelerini” istemiştir.
- 06.2022 : İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı (Civil Rights Defenders, Düşünce Suçuna Karşı Girişim, Eşit Haklar İçin İzleme Derneği, Hakikat Adalet Hafıza Merkezi, İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi, İnsan Hakları Gündemi Derneği, Kaos GL, Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği, Punto 24 Bağımsız Gazetecilik Derneği, Research Institute on Turkey, Rosa Kadın Derneği, SPoD LGBTİ+, Sivil Alan Araştırmaları Derneği, Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı, Türkiye İnsan Hakları Davalarına Destek Projesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı İstanbul Temsilciliği, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, Ünikuir Derneği, Yaşam Bellek Özgürlük Derneği ), “LGBTİ+’ların ve LGBTİ+ örgütlerinin yanında” olduklarına ilişkin İstanbul’da bir açıklama yaparak; 20-26 Haziran tarihlerinde Beyoğlu ve Kadıköy’de gerçekleştirilmesi planlanan “30. İstanbul LGBTİ+ Onur (!) Haftası” etkinliklerinin yasaklanmasına karşı çıkmış ve “onur (!) yürüyüşüne” katılacaklarını belirtmiştir.
- 06.2022: “Marmara Üniversitesi LGBTİQAA+ Dayanışma Ağı Kuir” olarak örgütlenmiş olan ifsat hareketi, “24 Haziran günü üniversitenin çeşitli yerlerinde bir araya gelerek piknik yaptıklarını” duyurmuşlardır.
- 06.2022 Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü Kadıgil, Onur (!) Haftası etkinliklerinin yasaklanmasına karşı çıkmıştır.
- 06.2022: İzmir valiliği, “İl sınırları dahilinde bulunan tüm açık alanlarda; gösteri yürüyüşü, açık hava toplantısı, basın açıklaması, bu amaçla toplanmak, stant kurmak, çadır kurmak, bildiri dağıtmak, konser vermek vb. etkinlikleri”, “24.06.2022 günü saat 00.01’den itibaren – 26.06.2022 günü saat 23.59’a kadar 3 (üç) gün süre ile yasakladığını” duyurmuştur.
- 6.2022: LGBTIQ+, “Valiliğe tanıdığımız müddet doldu!” dediği açıklamada “onur (!) yürüyüşü” olarak tanımladıkları programın“Taksim Meydanı’nda yapılacağını” duyurmuştur.
- 6.2022: LGBTIQ+’ya karşı olan bazı gençlik örgütleri, ifsat Hareketi üzerinden yapılacak provokasyonları göz önüne alarak LGBTIQ+’nın Taksim’deki yürüyüşü ile ilgili herhangi bir eylemde bulunmayacaklarını kamuoyuna duyurmuş; şer ittifakının gizli oyununa güzel bir şekilde dikkat çekmişlerdir.
- 6.2022: İstanbulValiliği; İfsat hareketi LGBTIQ+’nın, Maltepe Miting Alanında gerçekleştirmek istediği etkinliğe izin vermemiştir.
- 25/06/2022: İstanbul Valiliği, İfsat Hareketinin Taksim’de yapmak istediği yürüyüşle ilgili bazı metro duraklarını kapatma kararı almıştır.
- 25/06/2022: KESK ve Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası, Çağdaş Hukukçular Derneği, İnsan Hakları Derneği Batman Şubesi, Gaziantep Şubesi, ifsat hareketini desteklediklerini ve bu nedenle yapılacak eylemlere katılacaklarını, hukuki olarak da destekleyeceklerini kamuoyuna duyurmuşlardır.
- 06.2022: CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen,
“LGBTİ hakları insan haklarıdır. Bir grup nefret dolu saldırgandan korkacak, doğruları söylemekten çekinecek değiliz. Onur Haftası Kutlu Olsun!” şeklindeki bir basın açıklaması ile ifsat hareketinin yapacağı eylemlere açık bir şekilde destek vermiştir.
- 06.2022: İfsat hareketinin ilan ettiği ve fakat İstanbul valisinin yasakladığı eylemler, yürüyüşler öngörülen mekânlarda gerçekleştirilememiştir. Bunun yerine, İstiklal Caddesi’ndeki Büyükparmakkapı Sokak’ta ve Cihangir Pürtelaş Sokak’ta bir araya gelen İfsat Hareketi mensupları, “Dünya yerinden oynar, ibneler özgür olsa, dönmeler özgür olsa”, “Gökkuşağı değil, ayrımcılık suç”, “Kürdistan vardır, lubunyalar vardır”, “Trans cinayetleri politiktir” sloganlarıyla bir basın açıklaması okuyarak Cihangir’in ara sokaklarında kaçak yürüyüşler yapmışlar ve duvarlara değişik sloganlar yazmışlardır.
Kabataş’ta LGBTİQ+, Halkların Demokratik Partisi İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, Türkiye İşçi Partisi Milletvekilleri Ahmet Şık ve Sera Kadıgil’in bulunduğu gayri kanuni bir toplantıda basın açıklaması yapmışlardır.
- 06.2022: Havle Kadın Derneği, Müslüman halkı tahrik ve tahkir edecek şekilde “Tüm örtüsüne bürünen Müslüman LGBTI+’lara” adıyla pis, iğrenç bir basın açıklaması yapmıştır.
- 06.2022: İstanbul Valiliği’nin yasaklamasına rağmen ifsat hareketi örgütleri İstanbul’un değişik yerlerinde izinsiz eylemler yapmış,‘Lubunyalar vardır, Kürdistan vardır’ sloganlarını atmışlardır.
- 06.2022: İzmir Valiliği’nin yasaklamasına rağmen İfsat Hareketi “İzmir Onur (!) Yürüyüşünün” saat 18:00’da Alsancak ÖSYM önünde başlayacağını duyurmuş, gayri resmi bir şekilde sokak aralarında eylem yapmaya çalışmışlardır.
- 6.2022: Sedat Peker, bir holdingin CEO’su olan bir şahıs ile ilgili eşcinsel ilişkilerin olduğu bir video paylaşmıştır.
- 6.2022: İstanbul Barosu yaptığı basın açıklaması ile ifsat hareketinin İstanbul’da yapmayı planladığı eylemlerin yasaklanmasını eleştiren bir basın açıklaması yayınlayarak, İfsat Hareketi LGBTIQ+’ya destek vermiştir.